Peki peki anladık sen neymişsin be abi reklam

Peki peki anladik
Her seyden sen anlarsin
Peki peki anladik
Her seyi sen bilirsin
En güzel grubu sen kurdun
En güzel ritmi sen buldun
En iyi dalgiç sensin
En güzel filmi sen çektin
Peki peki anladik
Peki peki anladik
En güzel sen bakarsin
Peki peki anladik
En güzel sen aglarsin
Ilk önce sen baslattin
En önce sen yavaslattin
En uzaga sen gittin
En çabuk da sen döndün
Peki peki anladik
Sen neymissin be abi!
Peki peki anladik
En güzel sen gülersin
Peki peki anladik
En güzel sen söversin
En güzel yemegi sen yaptin
En güzel kizi sen kaptin
En güzel tumbayi sen çaldin
En güzel sarkiyi sen yazdin
Peki peki anladik
Sen neymissin be abi!
Peki peki anladik
Her seyden sen anlarsin
Peki peki anladik
Her seyi sen bilirsin
En güzel grubu sen kurdun
En güzel ritmi sen buldun
En iyi dalgiç sensin
En güzel filmi sen çektin
Peki peki anladik
Sen neymissin be abi!


Peki peki anladık sen neymişsin be abi reklam

‘KYK sorununu biz çözdük…’

‘EYT sorununu biz çözdük…’

‘Yurt krizini biz bitirdik…’

‘Başörtüsü zulmünü biz bitirdik…’

‘Elektrik faturalarındaki TRT katkı payını biz kaldırdık!’

‘Memur maaşlarına, asgari ücretliye büyük zammı biz yaptık…’

Bunları söyleyen iktidar değil ha! 

Ülke ve millet hayrına hiçbir projeleri olmayan, heykel dikmeyi İHA/SİHA üretmeye yeğleyen CHP yönetimi ve saz arkadaşları…

Sanırsınız, ülkeyi AK Parti değil de bunlar yönetiyor…

Oluşturmak istedikleri algı bu!

Yıllar boyunca halkı perişan ettikleri, ülkeyi bir cenderenin içine sürükledikleri ne kadar mesele varsa; (Ki birçoğu bunların karşı çıkmasına rağmen iktidar tarafından çözüldü.)

Hepsini teker teker gündeme getirip, Erdoğan yönetimini suçlayarak ‘çözüm üretin’ diyorlar!

Ama o kadar ‘cin’ler ki;

Bir yandan ‘ülke bitti’, ‘ekonomi çöktü’, ‘yandık bittik kül olduk’ edebiyatı yaparken, diğer yandan o ‘bitti denilen’ ekonomi ile atılan dev adımlardan nemalanmaya çalışıyorlar…

1999’da, “Emeklilik yaşı 60’a çıkmazsa SSK batar. Maaşları bile ödeyemiyoruz” şeklinde feryat eden dönemin SSK Genel Müdürü Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, bugün “Mezarda emeklilik mi olur. Yaşa takılanların hakları verilsin” diyerek güya iktidarı köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.

Pekiii, siz değil miydiniz o dönem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan Yaşar Okuyan (2019’da CHP’ye katıldı) eliyle emeklilerin canına ot tıkayan!

Kanunu geriye dönük işletip milyonlarca insanın emeklilik hayalleri ile oynayan!

Önce mağdur üret, sonra gündeme taşı, sonra bu sorunu çözün diye diret, ardından da ‘Bakın biz çözdük’ diyerek siyasi ranta dönüştür!

Alemin en akıllısı siz misiniz?

Madem bu kadar sorun çözmeye meyilli, halkını düşünen siyasetçilerdiniz…

IMF’e olan 25 milyar dolarlık borcu ödeseydiniz ya zamanında…

Yaklaşık 2 milyon kişinin KEY ödemelerini yapsaydınız ya!

Batırdığınız 25 bankanın milyarlarca dolarlık kamburunu kapatsaydınız ya!

Sizin bıraktığınız enkazı toparlayıp, üzerine bir de, 

Başörtüsü sorunu çözen, katsayı adaletsizliğini bitiren…

Onlarca köprü, binlerce kilometrelik otoyol inşa eden,

Yurdun dört bir yanını son teknoloji şehir hastaneleri ile donatan,

80 yıl boyunca savsaklanan savunma sanayiini ayağa kaldıran,

Okullara tabletleri ve ders kitaplarını ücretsiz ulaştıran…

Ayasofya’yı 86 yıllık prangalarından kurtaran,

Yerli otomobilin ilk üretimini banttan indiren,

Yerli ve milli Kovid aşısını geliştirip, hem kendi halkının hem de ezilmiş, örselenmiş kardeş ülkelerin hizmetine sunan…

Küresel krizin tetiklediği, stokçu fiyat çetelerinin alevlendirdiği enflasyona karşı, işçisine, memuruna tarihi oranlarda zamlar yapan…

Yeni ve modern yurtları öğrencilerin hizmetine sunarak, gençleri 8-10 kişilik ranzalı ortamlardan kurtaran…

Böyle bir iktidarı değil eleştirmek, alnından öpmeniz gerekir…

Ama size kalırsa, 

Çözümün en iyisi sizde

Her şeyin en iyisini siz bilirsiniz... Siz olmasanız ne olurdu bu milletin hali…

Bir dönem tıraş reklamlarında oynayan Ali Desidero bile tarih oldu.

Siz hâlâ tıraşa devam ediyorsunuz!

Peki, pekiii anladık!

Sahiden Kılıçdaroğlu,

Sen neymişsin be abi!

*     *      *

İçerde de dışarda da ‘Çözerse, Erdoğan çözer…”

Türkiye’nin uzlaşmacı, diyalog yanlısı dış politikası bir kez daha meyvesini verdi.

Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşta ‘taraf’ olmayıp, krizi ‘bertaraf ‘ etmek adına yoğun mesai harcayan Başkan Erdoğan ve ekibi, iki ülkeyi İstanbul’da masaya oturtarak, Türkiye’nin hazırladığı ‘tahıl koridoru’ projesini imzalattı.

Salgın ve ardından yaşanan ekonomik krizlerle gıdaya ulaşmakta güçlük çeken hatta kıtlık tehdidiyle baş başa kalan milyarlarca insan, Türkiye’nin bu hamlesiyle rahat bir nefes aldı.

Dünyanın tahıl ambarı olarak bilinen Ukrayna ve Rusya’daki gıda ürünleri artık, Türkiye’nin güvencesi altında, İstanbul’dan yönetilecek bir mekanizma ile dünyanın dört bir yanına ulaştırılacak. Burada siyasi ve diplomatik başarıdan öte insanî bir başarı sözkonusu. Nitekim imzaların atılmasından sonra Batı’dan, doğudan ve güneyden gelen teşekkür ve tebrik mesajları, Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin ne kadar büyük bir iş başardığının nişanesi…

Umarız ‘tahıl’ için atılan bu imzalar, tez zamanda ‘barış’ için de atılır…

Şunu gördük ki; dünyamızın yeni bir salgını, yeni bir kaosu, yeni bir savaşı kaldıracak ekonomik gücü de psikolojik mecali de yok!

Tebrikler Türkiye…

Teşekkürler Başkan Erdoğan…

Ama aklımda dolaşan delice bir soruya da yer vermeden geçemeyeceğim. Acaba Kılıçdaroğlu kalkıp da, “Tahıl krizini de biz çözdük” der mi?

Derse buna da pek şaşırmam ama…

Hani bir laf var ya;

“Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış!”

Bizdeki plansız, projesiz, vizyonsuz muhalefet de işte o hesap…

*     *      *

Peki peki anladık sen neymişsin be abi reklam

Terör, petrol ve arz-ı mevud

Geçtiğimiz perşembe günü Irak’ın kuzeyindeki Duhok şehrine füzelerle düzenlenen saldırıda, 9 sivil hayatını kaybederken 23 masum da yaralandı.

Hain saldırının, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İran’daki Üçlü Zirve sonrası düzenlenen basın toplantısında ve ardından dönüş yolunda uçakta yaptığı, “Terör ile mücadelede Rusya ve İran bize destek vermeli. Terör örgütlerini besleyen ABD de bölgeden çekilmeli” sözlerinin ardından gerçekleşmesi manidar.

İran güdümündeki Irak yönetiminin, ABD beslemesi YPG/PKK’nın, 6’lı masanın ortağı HDP’nin ve sarı-kırmızı-yeşil renkleriyle terör örgütüne olan sempatisini ortaya koyan Diyarbakır Barosu’nun, saldırıdan saatler sonra Türkiye’yi suçlaması, yeni bir tezgah planlandığının net bir göstergesi.

Suriye’de boynu bükük yetim çocuklara çikolata dağıtan, İdlib’de mazlumların elinden tutan, hastaları ve yaşlıları kilometrelerce sırtında taşıyan, Bosna ile Afganistan’da halkın güvencesi ve umudu olan, Libya’da şefkat elini halkın üzerinden eksik etmeyen yüce gönüllü Mehmetçiğin, sivilleri vurduğunu iddia etmek, alçaklığın en büyüğüdür!

İnsanlıktan nasibini almamış ABD’nin Irak’ta, Suriye’de, Afganistan’da binlerce çocuğu, kadını, yaşlıyı katlettiğine, hatta bazı katliamlarını, “Kazayla oldu. Pardon!” diye geçiştirdiğine çokça şahit olduk.

Rusya’nın başta İdlib olmak üzere Suriye’nin birçok yerleşim yerini havadan ve karadan vurarak yüzlerce masumu öldürdüğünü, yine Libya’yı Hafter yanlısı oluşumlarla kan gölüne çevirdiğini de kin ve nefretle izledik…

İran’ın Şii milislerinin, gizli-kapaklı onlarca katliamda parmağı olduğu da herkesin malumu…

Ancak, tarihi insanlık, şefkat ve merhamet destanlarıyla dolu şanlı ordumuzun; suçsuz, günahsız insanlara füze attığına kimse bizleri inandıramaz...

Zaten yetkili kurumlarımız da TSK’nın o saatlerde herhangi bir operasyonu olmadığını, sözkonusu saldırının YPG/PKK tezgahı olduğunu açıkladı.

İşin aslı şu ki; 

Bölgenin petrol rezervlerini kontrol etmek isteyen, 

Besledikleri terör örgütlerinin saldırılarıyla Türkiye’nin başını kaldırıp ileriye bakmasını önlemeye uğraşan,

İsrail’in arz-ı mevud planını hayata geçirebilmesi için, bu bölgelerde alan açmaya çalışan,

Türkiye’nin bölge halklarıyla olan bin yıllık bağını koparmak isteyen emperyal güçler yine devrede…

Her geçen gün güçlenen, gönül coğrafyasını genişleten, mağdur ve mazlum hakların dualarına mazhar olan Türkiye, bu şeytani planları da, üzerine oynanan oyunları da bertaraf edecek diplomatik, siyasi ve askeri kabiliyete sahiptir. Mevlam, masum insanları katledenleri de onların kuklası olan iç ve dış mihrakları da kahr-u perişan eylesin…